Dizginleme Saati
Gaflet içindeyim,
Mühürlenmiş zihinlerin huzurunda yargılanıyorum.
Bir kahin yanaştı yanıma, kulağıma fısıldadı.
Bir kehanet inmiş gökten,
Çözülecekmiş zihinlerin mühürleri.
Oracıkta öldürdüm kahini, gözümü bile kırpmadım.
İnancım yok artık.
Sesler, gülüşler, bakışlar hoyrattı
Ve hoyrat bir rüzgar esti
Tenimize işleye işleye geçti
Soran olursa esen rüzgardan aldık hoyratlığımızı
Gecenin ufkunda başkaldıracaktık, gecenin ıssızlığında dizginledik kendimizi
Yanlışa haykıracaktık, ses edemez olduk
Melül melül bakan gözler, mağrur mağrur bakar oldu
Ne kadar lakayt adamlarız ne kadar da pişkiniz
Hürriyetimizi lağvedecek, ateşlere verecek kadar garibiz.
Topal bir ihtiyar yanaştı yanımıza,
Bir elimize apolet bir elimize silah bıraktı.
Kuşandık apoletleri, kuşandık silahları.
Sorgusuz sualsiz koyulduk yola
Garibiz demiştim garibiz işte
Meçhul ülkülerin uğruna savaşacağız şimdi,
Kan lekeleriyle süsleyeceğiz vücutlarımızı
Ceset kokularını kazıyacağız tırnaklarımıza
Ne desem boş
Ne topal ihtiyar kalacak geriye ne de bizler hatırlanacağız
Galeyanların evlatlarıyız,
Ve ben bundan mustaribim.
Şiyar Özdemir