Kendini Arayışlar
Beton blokların arasında kaybolmuş aranıyoruz. Bu kalabalıkta ruhumuza değecek bir insan arıyoruz. Çarpmadan, birbirimize dokunamadan yürüyüp geçip gidiyoruz yüzlerce insanın yanından, yakınından. Hikayelerine şahitlik edemeden, dünyada sadece bizim yaşantımız var sanarak. Ve belki de birbirimize hiç varamadığımız için birbirimizden gidemiyoruz da. Vedalar gerçekten veda sayılmıyor bu yüzden. Ve bilmek yetmiyor anlamaya. Yüzlerce kitabı yalayıp yutmuş olmak yetmiyor anlamlandırmaya bu hayatı ve yaşamaya anlamlıca. İnsan bir yerden sonra bilmekten çok olmak istiyor. Yüzlerce kitaptansa bir kitapta yahut bir canlıda bir bakışta bir sözde bir gün batımında bulmak bir şeyleri. Çünkü ne aradığını ne bulacağını nereye varacağını bilmeden öylece koşmak gibi yaşamak. Oldum dediğin anda yok olmak bazen. Tam da buldum dediğin anda yitirmek kendini. Geleceğe baktığımda bir durağanlık görmüyorum bu yüzden. Kim bilir daha kaç yanlış var doğru sanacağım, kaç doğru var bulup da kaçıracağım. Kaç kez oldum sanıp yanılacağım, kaç kez bittim deyip yeniden şahlanacağım? Olmayı umut ettiklerimin kölesi değil miyim en çok? Ümidini kestiği her şeyden hür değil midir insan? İçimiz dışımızla dışımız içimizle kavgalıyken dünyayı idrak etmenin en uzak köşesine oturmuş bekliyoruz.