Yeraltı
Başlangıçlar
ve bitişler farklı zaman diliminde aynı mekân ölçütüyle bütünleşmiş
gerçeğimizdir. Güzel bir tiyatroyu sürdürürüz böylece. Bizleri seyreden için
büyük heyecanlar asarız. Ölüp ölüp doğarız. Dibine biter, hiç bitmemiş gibi
taşarız.
Boynumuza
asılmış prangalarımız vardır, derimizden beslenirler. Prangamız
yalnızlığımızdır. Fiyakalı sırıtışlarımız vardır hep gözlerimizde. Fiyakamız
kaybedişlerimizdir. Sırtımızda tutan yosunlarımız vardır. Yosunlarımız en
sevdiklerimizdir. Daima öldürdüğümüz birileri vardır. Öldürdüklerimiz en çok
istediklerimizdir.
Yitirdikçe
arar, aradıkça bulur, yeniden yitiririz. Hiçbir eve ait olmadan da
yaşayabiliriz. Biraz kahpeyizdir, hayattan çalmışızdır kahpeliği. Biraz eksiğizdir,
eksikliğimiz ailemize ihanetimizdendir. Biraz fazlayızdır, fazlalığımız şiire
olan sevgimizdir. Biraz ölüm gibiyizdir, ölümü intiharlarımızdan çalmışızdır.
Neden
vardık, yok muyduk bilmeyiz ama “hiç”izdir. Hiçliğimiz, salt gerçeğimizdir.