Eksilen Anılar Apartmanı
Saat 19:40 sularıydı boş akbilimi
doldurmak için evden çıktım. Hava orta derecede yağmurlu hafifçe ılıktı rüzgâr
hafif tatlıca esiyor hızlıca yürürken genzime ağır bir yanıklık bırakıyordu.
Kulaklığımı taktım ve yürümeye başladım.
Düşüncelerimi kovalarken kendimi
dolu bir akbil ve boş bir sitenin önünde buldum ayaklarım beni bu aciz ve
hislerce soğuk yere getirmişti. En başta ne idrak edemedim sonra buranın
yaklaşık 12 yıldır içinde yaşadığım Şiyar Apartmanı olduğunu fark ettim, soğuk
mermerin üstüne oturdum. Vay be deyip iç çektim bundan yaklaşık 7 yıl öncesinde
ki sitemize hiç benzemiyordu, eski günler su gibi akıp gitmişti şimdi ise
gözümde canlanan anılar ve eskiye dair hoş hisler dışında bir şey kalmamıştı.
Kadınlar aralarında kısır, çörek, kurabiye yapar çay ile tamamlar gece olsa
dahi arka bahçemizin çimenlerine oturur muhabbet eder, gençler siyaset vb.
konular hakkında tartışıp kola ile tamamlanan çekirdeğin tadına varırdı.
Küçük çocuklar beraberce oyunlar
oynar eğlenir saatler gece yarısına yaklaşınca korku hikayeleri ve fıkralar ile
gününü gün ederdi peki ne olmuştu da her şey altüst olmuştu neden eski tadı
yoktu. Kadınlar neden sohbet edip oturmak yerine evinde oturup gıybet etmeyi
seçmişti, gençler gençlere ne demeli neden oturup hoş bir sıcak sohbet yerine
duyguları bile olmayan teknolojiye esir olmuştu, küçük çoçuklar masum çocuklar
neden artık akşam olunca dışarıda gürültülü şekilde bir şekilde eğlenmek yerine
tabletlere gömülmüştü. Bunları düşünürken aniden kulaklığımdan akan büyülü sese
kulak verdim “ ah yalan dünya “ Neşet Ertaş’tı ne de güzel söylüyordu saatime
baktım tam 40 dakika dalıp bunları düşündüğümün bile farkında değildim uykudan
yeni uyanmış gibi gerindim 5 dakika daha eve gitme kararı aldım. Mustafa ağabey
ile karşılaştım küçük bir sohbet sonrası ayrıldık acaba düşündüklerimin en
mantıklı açıklaması neydi? Şen şakrak, eğlenceli, tatlı bu apartman nasıl oldu
da yalnız, soğuk ve izbe bir yer oldu. İnsanlar hoşgörülü saygılı bu insanlar
nasıl oldu da nefsine hakim olamayan giybet dolu yaratıklara dönüşmüştü garip
gerçekten garip deyip kulaklığımdaki şarkıya eşlik ederek eve çıktım.
Yunus Yüksel