DİLİN KİLİDİ
Yeni bir dil öğrenmek pek çok açıdan bizi değiştiren,
ufkumuzu geliştiren bir eylemdir. Öğrendiğimiz diller, yalnızca farklı
milletlerden insanlarla iletişim kurmamıza yardımcı olmakla kalmaz; bununla
birlikte dilin ait olduğu kültürü ve o dile ait edebi ürünlere de kolayca
erişebilmemizi sağlar. Günümüzde kitap çevirileri ve yabancı dil uygulamaları
sayesinde birçok yabancı kaynağa Türkçe bir şekilde ulaşabilsek de, o kaynağı
anadilinde okuduğumuz takdirde daha iyi kavrayacağımız aşikardır. Shakespear’i ele
alalım mesela. Eserleri onlarca farklı dile tercüme edildi ve Türkçe de bu
dillerden biri. Ülkemizde kitap kurtları tarafından sevilerek okunuyor. Peki
Shakespear’i hem İngilizce hem de Türkçe okuyabildiğinizi düşünün. İki dil
arasındaki farkları ve iyi bir çevirinin eseri ne denli değerli kıldığını
görebilirsiniz. Okurken hem Shakespear’in eserlerinin derinliğini daha iyi
kavrar hem de çevirmenin aslında eseri sadece başka bir dile aktarmakla
kalmayıp o eserin özünü sabit tutarak kendi yorumunu nasıl kattığını fark
edebilirsiniz. Bunun gibi birçok
nedenden dolayı, farklı diller bilmek sizi hayatta daima bir adım öne taşır.
Tabii bazı dilleri bilmek, size birçok durumda ekstra yarar sağlayabilir. Bu
dillerden biri İngilizce’dir. Ülkemizde ilkokuldan itibaren çocuklara okullarda
İngilizce öğretilmeye çalışılıyor. Ancak ülkemizdeki öğrencilerin İngilizce
seviyelerini biraz yakından incelediğimizde okulda verilen dil eğitiminin
yeteri kadar kapsamlı olmadığını görebiliyoruz. Zaten bir dili de sadece ders
kitaplarından çalışarak, dil bilgisi kurallarını öğrenip kelime ezberleyerek
öğrenmek de pek mümkün değildir. Eğer yeni bir dil öğrenmek istiyorsak, o dili
gündelik yaşamımızın bir parçası haline getirebilmeliyiz. Bu nedenle birçok
öğretmenimiz bizlere yabancı dilde dizi ve filmler izlememizi, şarkı
dinlememizi, kelime ezberlemek için farklı yollar denememizi önerir. Burada
kilit nokta “kelime ezberlemek” dediğimiz eylemdir. Çünkü dil bilgisi, yazım
kuralları gibi unsurlar okul ortamında veya ders çalışarak öğrenilebilecek bir
şeydir ancak kelime dağarcığınız kısıtlıysa kendinizi ifade etmekte fazlasıyla
zorlanacaksınızdır. Kelime ezberlemek için kelime kutusu yahut kelime oyunları
gibi çeşitli aktiviteler önerilir. Bunlar yanlış, işe yaramaz yöntemler de değildir
aslında. Fakat kelime dağarcığımızı geliştirmek için bunlardan çok daha etkili
yöntemler var.
Öncelikle bu sürece
“kelime ezberlemek” değil, “kelime öğrenmek” diyerek başlayabiliriz. Çünkü
ezberlenen şeyler bir süre sonra aklımızdan silinir. Halbuki öğrendiğimiz
şeyleri ömrümüz boyunca kendimizle taşırız. Bunun en güzel örneği ana
dilimizdir. Her ne kadar bazen konuşurken takılsak ve aklımıza doğru kelime
gelmese de anadilimizde öğrendiğimiz bir kelimeyi unutmayız. Çünkü o dili
sürekli konuşuruz ve hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Bizler de etrafımızı
İngilizce konuşan insanlarla çevreleyemesek de, İngilizceyi hayatımızın
ayrılmaz bir parçası haline getirebiliriz ve bunu yapmanın en güzel yolu
şarkılardır. Lakin bir yanlış anlaşılma olmasını istemem. Burada şarkılardan
bahsederken yalnız onları dinlemekten bahsetmiyorum, onları çevirmekten de
bahsediyorum. Bizlere okullarda ve sözlüklerde genellikle sözcüklerin ilk üç
veya dört anlamını öğretirler. Ama İngilizcede bir kelimenin on, yirmi, otuz, belki
de daha fazla anlamı olabilir. İşte şarkılarda genellikle kelimelerin, söz
kalıplarının akla gelen ilk anlamı değil, daha saklı ve mecazi anlamları
kullanılır. Bu da şarkıyı çevirirken o dilde kendimizi ifade etme
kabiliyetimizi arttırır. Gramer bilgilerimizi pekiştirirken, günlük hayatta
konuşulan ve bazen dil kurallarına pek uymayan kalıpları da öğrenmiş oluruz.
Çünkü bizlere okullarda biraz daha akademik ve resmi bir İngilizce öğretilir.
Halbuki ana dili İngilizce olan insanlar da tıpkı bizim Türkçeyi kullanırken
yaptığımız gibi dil kurallarıyla pek alakası olmayan gündelik deyişler
kullanmaktadırlar. Tüm bunları pek âlâ dizi-film izleyerek, ders çalışarak da
öğrenebiliriz diyebilirsiniz, haklısınız da. Fakat bunları pekiştirmenin en
güzel yolu şarkı dinlemektir. Bir diziyi birkaç defa izlersiniz, dolayısıyla
orada öğrendiğiniz kelimeleri de bir kaç defa duyarsınız. Test kitaplarında
öğrendiğiniz kelimeler de bir kaç soru da karşınıza çıkar. Şarkıyı ise
hayatımızın her anında, her gün, canımız ne zaman isterse dinleyebiliriz.
Şarkıyı çevirdikten sonra onu her dinlediğimizde gözümüzün önünden anlamı geçer
ve öğrendiğimiz her bir kelime kafamızın içine biraz daha yerleşir. Hatta
bazen, bir süre sonra şarkıyı farkında olmadan ezberleriz ve duyduğumuzda kafamızın
içinden çevirisini geçirmek yerine şarkıyı duyar duymaz anlarız. Bu da hem
telaffuzumuzu hem de kelime dağarcığımızı geliştirmemize yardımcı olur.
Herkesin öğrenme stili farklıdır ve bir şeyi öğrenmenin binbir türlü yolu
vardır. Benim şahsi düşünceme göre en eğlenceli ve en pratik yollar
şarkılardır.