YAPAYLAŞMA VE BAĞIMLILIK
Düşündüğümüzden
yediğimiz şeylere kadar hemen hemen her şey yapaylaştırılmış mı yoksa biz mi
yapaylaşmayı tercih etmiştik? Birilerinin istediği ve kurguladığı biçimde
düşünmemiz mi sağlanıyor? Bir çoğumuzun duydukları sözlerden ve gördüklerinden
düşünmeden direkt etkilendiğini gözlemliyorum. Düşüncelerimiz, konuştuklarımız ve
hareketlerimiz yapaylaşıyor ya da ben böyle anlamlandırıyorum.
Düşünmeden, süzgeçten
geçirmeden gördüklerimizin etkisi altına giriyoruz. Belki de gördüğümüz her şey
başkalarının istediği şekilde gerçekleşiyor. Yaşama bir robot gibi mi devam
ediyoruz? Aldığımız kokulara, tatlara bağımlı hale mi geliyoruz? Bu kokular ve
tatlarla beraber bizler de mi yapaylaşıyoruz? Yapaylaşıyor ve bağımlı oluyoruz.
Başka bir deyişle başkasının kaleme aldığı senaryonun oyuncuları mıyız? Duyduklarımız, dinlediklerimiz…
Her şey değişiyor. Duyduğumuz sözlerden etkileniyoruz. Davranışlarımız, gördüklerimizle
harmanlanarak yapaylaşıyor. Özümüzden uzaklaşıyoruz. Her şeye bağımlı oluyoruz.
Ayrı bir pencereden bakarsak bir psikoloji savaşının içerisinde olabiliriz eğer
böyleyse de emin olduğum şey ağır yenilgilerle ilerlediğimizdir.
Bir robot gibi
yaşamayı sürdürmekten geri durmuyoruz. Yanlış olanlar doğruymuşçasına yaşamayı
tercih ediyoruz. Başkalarının kurguladığı yaşamı reddetmiyoruz. Bu düşüncelerle
suçun aslında bizde olduğunu söyleyebiliriz. Eğer yaşam bir senaryoysa senarist
olmaktan kaçmamalıyız. Kurguların içinde oynatılan kuklalar olmayı kabul
etmemeliyiz, yanlış algılardan uzak durmalıyız. Bu yazının genelinde bulunan
kesin yargılar bile birer kukla görevi olabilir. Yine de son kez kesin yargıda
bulunuyor, kalemin elden düşmemesi gerektiğini hissederek söylüyorum.