TUTARSIZLIĞIN NEFES VERDİĞİ BALON: TEKNOLOJİ VE GELİŞİM
Yorucu çabalar sonucu telefon üretildi. Artık daktiloyla yazanlar daha az yorulacaktı ancak insanların çoğu zaten daktiloyla ve yazı yazmayla uğraşmıyordu.
Yıllar sonra mektupların gönderim hızı oldukça yükseldi. Daha kısa sürede gitti mektuplar. İnsanlar bu şaşkınlık karşısında ne yapacaklarını bilemedi. Çünkü duygu yüklü bir mektup, yaşanılacak olayların anısı günler, haftalar ve belki aylar içerisinde yazılıyordu. Uğruna büyük bir çabanın, büyük bir değerin verildiği mektuplar zamanla özensiz ve vurdumduymaz gündelik sohbetlere dönüştü. Kuşlar ve güvercinler artık her yerdeydi.
Çok eskiden sayfalarca matematik işlemleri yapılırdı. İşlem gücü ağırdı. Bilgisayarlar geldi. Bu işlem gücü sorununu kolaylıkla halletti. Böyle bir kahramandı bilgisayarlar. Ancak ne yazık ki işlem gücünün fazla olduğu iş alanlarıyla toplumun çoğu uğraşmıyordu bile.
Fabrikalar insanları ağır iş yüklerinden kaldırdı. Ne mutlu! Artık insanlar istediklerine daha rahat ulaşabilecekler. Fakat... Ne istiyorlar ki? İş yüklerinin azaldığı çoğu insan artık ne istediğini bilemez yığınlara dönüştü. İşte medeniyetimiz... Ne yapacağını bilmeyen onlarca yığın...
Teknoloji her yönden bir gelişim ve fırsat sağladı. Ancak insanların fazladan gelişim ve fırsatla işi yok. İşi olan, işini kolayca bitirdi. Sonrasında ne yapacağını bilemediği güçlü bir belirsizlikte kaldı.
Sosyal medya gelişti. Eskiden bazı özel kişilere ve statülere ulaşan yazılar bir anda interneti kullanabilen herkese ulaştı. Eviniz bir anda sayfalarca yazı, ansiklopediler, sanat tablolarıyla doldu.
Ayrıca eviniz bir sürü tanımadığınız bilgili, anlayışlı, görgülü, faşist, anarşist, muhalif, saygısız, ahlaksız insanla da dolmuş oldu. Sanki, vadedilen ve anlatılan topluma daha da yakınlaşmıştınız. Ne yani? Bu muydu toplum. Uzak diyarlara ettiğim hayaller, her birine beklentiye girdiğim farklı farklı insanlar bu muydu yani?
Sosyal medya gelişti. Eskiden insanların çoğu hayatları boyunca çıplaklık bir yana vücut hatlarına uzun uzun bakılabileceği bir görsel algıyla etkileşim kurmamıştır muhtemelen.
Birinin kızına saatlerce baksaydınız; bu, eski toplumlarda - ve hatta şimdi bile - bir kavganın başlangıcı olabilirdi. Ancak şimdi bir sürü kız var, onlara saatlerce bakabilirsiniz. Fotoğrafı yakınlaştırıp uzaklaştırabilirsiniz. Bunu yapma potansiyeliniz var. Kim tutar sizi? İnsan olan bakmaz mı? Belki o bu düşünceye ucube gözüyle bakıyordur.
Eskiden insanların çoğu belki de hayatlarında ilk defa, evlendikleri kişileri gördükleri vakit bir kadınla etkileşim kuruyordu. Bütün bir ülkede genelevler, çıplaklık ögeleri yoktur ya.
Her ne olursa olsun, zamanla cinsellik oldukça kolay ulaşılabilen bir şey oldu.
Ancak medya sektörü geliştikçe mahremiyet gerçekçi olmayan bir şekilde sömürüldü. Hamilelikler medya içeriklerine yansıtılmaz, çünkü başka şeylerden daha ilgi çekici değildir. Oysaki hamilelik o başka şeylerin ana fikridir. Ayrıca çekici değil, izlenmez.
İnsanlar yine şaşırdı, kolaylıkla önlerine gelen o şeye. Sanki bir sihirdi bu.
Peki ne oldu sonra? Onca teknik uğraş var ede ede insanların her gün rahatsız olduğu, mutsuz olmanın ve yalancı olmanın normal olduğu bir balon oluşturdu. Bilgiyi kullanamayan onu başına bela eder. Çözemediğiniz soruyu çözemediğiniz vakit yaşadığınız rahatsızlığı hissediyor musunuz?
Her insan güçlü ve uygun olanı ister. Gericiler ve ilericiler arasındaki fark ilericilerin ileriye götürmesini umdukları fikirlerin güçsüz ve uygunsuz olmasıdır.
Sosyal medya var oldu. Altında yatan teknikten habersiziz. Kolaylığından ve sanatından hoşlanıyoruz. Kendi kafamıza göre kullanıyoruz.
Bundan dolayı kendisinin düşünceli ve amaçlı olduğunu savunan insanlar için sosyal medya ve teknolojik gelişme kişiyi amacına ulaştıracak güçlü aletleri barındırır. Ancak, muhtemelen öyle değil. Pek ilgilenmiyorlar.
Ancak insanların sözünü ettiği gibi akıllı olma istekleri içtenlikli bir istek değildir ki çoğu insanın akıllı davranışlarından değil de akılsız davranışlarından etkileniyoruz. Aslında akılsız değil, amaçsız davranışları. Çünkü her işleyişin kendince bir aklı vardır.
Teknoloji insana kendini yansıttı, istediklerini şekillendireceği bir fırsat kapısıydı. Ancak ne hem insanların isteklerinin ne kadar büyük ve tutarlı olduğu anlaşıldı ne de bilinçsiz bir şekilde kullanılan teknolojinin toplumun zarardan çok yararına olduğunu gösterdi.
Öncelikle amaç, bilinç ve farkındalık. Yoksa şan, şehvet ve rahatsızlık. Çünkü istediğiniz şan ve şehvetin önünde engeller olacak, olmalı ki siz de var olabiliyorsunuz.
İnsan tutarsız oldukça, insanı güçlendiren şeyler tutarsızlığını da güçlendirecek. İnsanlar büyük bir balon oldukça, insanları güçlendiren şeyler de öncekinden daha güçlü bir balon olacak.
Bu düşünceleri yazdım, soran olursa sosyal medyadan beklentilerim: içerisindeki kutuplaşma eğiliminin etkisizleştirilmesi. Hak ettiği ciddiyetin ve ciddiyetsizliğin verilmesi. İnsanlar tarafından büyük bir şey olarak öne sürülüp çoğu insanı aldatmaması. Hem büyük bir şeyin varlığını sıkıntıya düşürüyor hem de o kadar büyük şeyi bu kadar küçük şey - kitleler, bizler - kaldıramaz. Hızlı yapısı sayesinde işini bitireni işlevsizliğe sürükleyecek -tabi öncesinde son fırsatlarını deneyerek saçmalıyorlar- bir teşvik ortamının etkinliğinin azaltılması. Sosyal medya ve teknolojinin varlığı üzerinden teknolojiye sahip olmayan insanlarla aramızdaki uçurumun - bilinçsiz bir şekilde- var olduğunun söylenmemesi.
Düşünsenize yıllarca kendini bu işe adamış mühendislerin ürettiği şeyler yıllar sonra ergenlerin mastürbasyon malzemesine dönüşmüş. Vs. Rahatsızlık yığını, yoksa gücüyle birçok insanı rahat ederdi.