TEMEL BİLİMLER DIŞINDAKİ ALANLARIN DERS PROGRAMINDA ZORUNLU OLMASI NEDEN GEREKLİDİR? - HAVİN JİYAN FİDAN

TEMEL BİLİMLER DIŞINDAKİ ALANLARIN DERS PROGRAMINDA ZORUNLU OLMASI NEDEN GEREKLİDİR? - HAVİN JİYAN FİDAN


Temel Bilimler Dışındaki Alanların Ders Programında Zorunlu Olması Neden Gereklidir? 

Matematik, fizik, kimya, biyoloji ve astronomiyi kapsayan bilimler topluluğuna temel bilimler denir. Diğer bilim dallarına 'temel' oluşturdukları için bu adla anılırlar. Tarih, Demokrasi ve İnsan Hakları, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi, Sosyoloji, Psikoloji, vb. birçok ders temel bilimler içerisine girmemektedir. Bu derslerin çıkarılması, öğrencilerin bu alan ve branşlarda (ki bazıları temel olmasa bile bilimler içerisine girmektedir) zorunlu eğitim görmemesi anlamına gelmektedir. Bu da bireylerin hayatlarında kullanabileceği, genel kültür bilgilerinden eksik kalmaları demektir. Temel bilimler öğretir, diğer bilimler ise eğitir, hayata hazırlar. Temel bilimler dışında kalacak olan pek çok branş öğrencilere faydalı, toplumsal yaşamda ihtiyaç duyulabilecek ve çeşitlilik sağlayan derslerden oluşmaktadır. Sadece temel bilimler içerisine girmedikleri sebebiyle bu branşların zorunlu eğitimden çıkarılmasıyla belki de o alan ile tanıştıktan sonra sevecek ve ilgi duyacak öğrencilerin okul ortamında bu dersler ile tanışması zorlaşır. Okulun amaç ve görevlerinden biri de çocuğu yetenek ve ilgi alanlarına göre yönlendirip başarısının önünü açmaktır. Fakat çocuk ilgi alanının ne olduğunu ve yetenekli olduğu alanları bilmiyorsa? Bu durumda da yine okul ve dersler devreye giriyor. Maalesef her çocuğun okul dışında resim, müzik, spor gibi alanlarda ders alması mümkün olmuyor. Bu nedenle çocuklar alanların içeriği hakkında fikir sahibi bile olmadıkları için ilgi duyup duymadıklarını bile bilmiyor olabilirler. Bu derslerin zorunluluğu, o çocukların içindeki potansiyeli ortaya çıkarma konusunda yardımcı bir unsurdur. (Örneğin çocuğun akademik başarısı düşüktür ama beden dersi sırasında öğretmen bu alana yatkın olduğunu fark eder ve çocuğu teşvik eder vb.) Bunun en güzel örneği Meryem Bekmez'dir. Olimpiyatlar Türkiye'nin de katıldığı dünyanın en büyük spor müsabakalarından biridir. Diyarbakır’da Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı bir antrenör olan Çetin Aslan köy köy dolaşıp beden öğretmenleri ile konuşup yetenekli çocukları keşfediyor. Meryem Bekmez'i de bu sayede keşfedip olimpiyatlara hazırlamıştır.

Temel bilimlerin tarihine bakıldığında, birçoğunun felsefe yoluyla ortaya çıktığı ya da felsefe ile yakından iliskili olduğu gözlemlenebilir. Kendisi temel bilimler içerisinde bulunmayan felsefe, eksikliğini her alanda gösterecektir. Öğrenciyi sorgulamaya itecek, akıl yürütmesini kolaylaştıracak ve farklı bakış açıları kazandıracak derslerin çıkarılması ne gibi bir amaca hizmet edecektir? Aynı zamanda bilimlerin ortaya koyduğu bilgileri bütünleştirerek bir evren tasarımı yaratan bir bilgi alanı olan felsefenin zorunlu dersler arasında yer almaması bu bilimlerin bilgilerinin tam anlamıyla anlaşılmasını zorlaştıracaktır.

Bu durum eleştirel bakış açısını ortadan kaldırır. Yirmi birinci yüzyılda hepimizde olması gereken beceriler var. Yaratıcı olma ve eleştirel düşünce gibi. Felsefenin yokluğu bu becerilerin gelişmesini önler. Ömer Hayyam, Isaac Newton, Stephen Hawking gibi önemlo isimler hem filozof hem pozitif bilimcidir.

Temel bilimler, kesin kurallar içerisinde yer alan analitik disiplinlerden oluşmaktadır. Görsel Sanatlar, Müzik, Türk Dili ve Edebiyatı gibi dersler ise daha serbest ve akışkandır.

Geçmişte sanat ve bilimin ters oldukları düşünülürken günümüzde birbirlerinden faydalanabileceği kanıtlanmıştır. Yaratıcı düşünme gibi temel bilimlerde oldukça önemli yerlere sahip olan konseptler, bunların öne çıkarılmasını sağlayan derslerin kaldırılması ile birlikte öğrencilerde geç yer edinecek ve bu da temel bilimlerin aktarılmasını zorlaştıracaktır. Çünkü bildiğin aktardığın kadardır. Disiplinler arası ilişkiler sonucunda bir dersin yokluğu diğer dersi eksik kılacaktır. Çünkü istediğiniz kadar matematik bilin, dilinizi iyi bilmezseniz, dil beceriniz yoksa, bunu karşı tarafa aktarmanız zorlaşacaktır.

Günümüzde YKS’de öğrenciler yeni nesil soru tiplerini çözmekte zorlandığını gözlemliyoruz ve bunun en büyük nedeni artık sayısal soruların bile yoruma dayalı olması ve okuduğunu anlama becerisi gerektirmesidir. Bunu da sağlayacak olansa edebiyat, felsefe gibi derslerdir.

Günümüz dünyasında iyi bir kariyere sahip olmak ve iş hayatında avantajlı olabilmek için çok yönlü olmak gerekiyor. Bundan 100 yıl önce kendini bir alanda (Mesele dil) geliştirip yükselmek daha kolayken günümüzde bu mümkün değil. Bugün bireyler herhangi bir iş mülakatına gittikleri zaman yahut lisans ve yüksek lisans eğitimi için yükseköğretim kurumlarına başvurduklarında sadece uzman oldukları alandaki vasıflarını değil diğer alanlarda da kendilerini ne kadar geliştirdiklerini de göz önünde bulunduruyorlar. Örneğin artık hangi pozisyonda olursa olsun herhangi bir şirkette iş başvurusunda bulunduğunuz zaman ingilizce bilmek (her ne kadar alanınızla alakası yok gibi görünse de) sizi bir adım öne taşıyor. Bizler de okulda çocuklarımızı hayata hazırlıyoruz ve ileride bu tarz durumların onlara kazandıracağı avantajları göz önünde bulundurmalıyız. Bunun en güzel örneklerinden biri de okçulukta olimpiyat şampiyonumuz olan Mete Gazoz'dur. Kendisi bir röportajında parmak koordinasyonunu güçlendirmek için piyano çalmayı öğrendiğini, kollarını güçlendirmek için işe yüzmeye başladığını söylemiştir. Bu da bize hem farklı branşların birbirine nasıl yardımcı olabileceğini hem de çok yönlülüğün getirebileceği avantajları açıkça göstermektedir.

 

Temel bilimlerin dışında kalan derslerin zorunlu olması gerekmez in en önemli nedenlerinden biri de velilerin yeterince bilinçli olmamasıdır. Bu derslerin zorunly olmaması seçmeli olacakları anlamına gelir ve veli çocuğun ders seçimine rahatlıkla müdahale edebilir. Çocuğun hangi dersi alacağı velinin insiyatifine bırakılmamalıdır. Hele de Türkiye gibi bir ülkede. Ailelerin çocuklarını durmadan sayısalcı olmaya ve tıp okumaya ittiği, hatta bazen zorladığı bir ülkede felsefe, Coğrafya, Tarih, Edebiyat gibi zaten çok ciddiye alınmayan dersler toplumun gozhmde iyice değerini yitirecektir. Aileler belki de çocuklarını asıl ilgi duydukları derstej koparacaktır. Türkiye'nin eğitim sistemi zaten yeterince berbat bir durumda. Temel bilimlerin zorunlu kılınıp diğer derslerin seçmeli kılınması hiçbir sorunu çözmeyecek, hatta yukarıda da belirttiğim gibi daha fazla soruna yol açacaktır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski