MÜZİK DENEN ŞU KUMAR
Her şeyin fazlası zarar ama bunun müzik için geçerli olduğunu sanmıyorum. Öyle ki küçük büyük her yaşa, her ırka, her türden insana hitap ediyor müzik. İstatistiklere göre insanların %70’i her gün müzik dinliyor. Haftada ise insanlar 30 saatini müzik dinleyerek geçiriyor. Ayrıca müzik, duygularımızı manipüle etme konusunda da çok başarılı. Evrensel bir etkidir bu. Peki bu müziğin bizi bağımlı hale getiren, büyüleyen, her insanı farklı yerlere götüren sırrı ne?
Sonradan ortaya çıkan her akımda olduğu gibi müziği de eskiden daha çok zengin kesim dinlerdi. Tabi günümüzdeki platformlar olsa her şey daha kolay. O zamanlar müzik dediğin canlı dinlenirdi. Diğer türlüsü hayal bile edilemezdi. Müzik bir canlı performanstı herkes için.
Müzik ilk olarak ortaya nasıl çıktı bilinemiyor fakat dini ritüellerden türediği tahmin ediliyor. Düşünsenize, tek amacınızın bugün de hayatta kalmak olduğu bir zamanda oturup bir de müzik dinliyorsunuz. Karnınız aç belki ama sorun değil, müzik var çünkü. Müziğin ta o zamanlardan dinleyenleri büyülediği çok belli zira o zamanın insanı için hiçbir işlevi yok bu müziğin. Ya da var mı?
Aslında müzik ve beynimiz arasında çok basit bir oyun var. Müziğin asıl keyiflendiren özelliği olan ritimler devam eder. Beynimiz bu ritmi öğrendikten sonra bir sonraki ritmi önceden tahmin eder. Tahmini doğru çıktıkça dopamin salgılar, ödül merkezi uyarılır ve tebrikler. Artık dünyanın en keyifli insanısınız. Tabi bazen bu tahmin doğru çıkmayabilir. Ama ne demiştik? Bu bir oyun. Hep kazanamazsınız. Yoksa sıkılırsınız ve başka bir müziğe yönelirsiniz. Kumar mantığı gibi yani. Ne hep kazanacaksın ne de hep kaybedeceksin. Aslında bu dans etmenin neden insana mutluluk ve zevk verdiğinin mantığını açıklıyor. Dans ederken hareketlerimizi, dinlediğimiz müziğin ritmine göre seçeriz ve hareketlerimiz ile müzik arasındaki o mükemmel uyum bizi yine mutlu eder. Ama bu çıkarıma uymak zorunda değilsiniz. Siz yine de dilediğiniz gibi dans edin.
Biz bu ritimleri tahmin ederken beynimiz boş durmuyor tabi. Müzik dinledikçe beynimizin sağ ve sol yarı küreleri arasındaki bağlantıyı sağlayan “korpus kallosum” adındaki yapının bariz bir şekilde geliştiği görülmüştür. Sadece beyin için değil bağışıklık sistemimize de çok ciddi yararı bulunmakta. Hele bir de müziğin hem tüketim hem üretim kısmındaysanız kaç yaşında olursanız olun geleceğe yönelik çok büyük olumlu etkileri olacaktır.
Karikatürist Yiğit Özgür’ün de dediği gibi: “O zaman dans! Renk!”