KÜÇÜK MUTSUZLUKLAR VE BÜYÜK SONUÇLARI - HAVİN JİYAN FİDAN

KÜÇÜK MUTSUZLUKLAR VE BÜYÜK SONUÇLARI - HAVİN JİYAN FİDAN


KÜÇÜK MUTSUZLUKLAR VE BÜYÜK SONUÇLARI

   Gün gelir devran döner ama bazı hisler, bazı anlar asla geri dönmez. O anlara, o hislere takılı kalırız. Diğer her yavaş yavaş anlamını yitirmeye başlar. O an sonsuza dek sürsün isteriz, o hisse bağımlı oluruz. Küçük adımlarla farkında olmadan kendimizi mutsuzluğa sürükleriz. İçinde bulunduğumuz anın ve yaşadığımız hayatın tadını çıkarmak yerine geçmişte yaşanmış bir olaya ya da gelecekte yaşanabilecek senaryolara o kadar takılırız ki bizi mutluluğa ulaştıracak olan kapıyı kendimiz kilitler ve anahtarı da belki de bir daha ulaşamayacağımız bir yere koyarız. Tüm bunların en korkunç yanı ise çoğunlukla bilinçsizce yapmamızdır. Elbette gerçekten çok zor hayatlar yaşayan insanlarda var. O insanları sadece dinlemek bile tüylerimizi ürpertir, kendimizi onların yerine koyup empati bile yapmak istemeyiz ve insanların travmalarını nasıl atlattığına hayran kalırız. Hatta bazen onlar adına, onlardan daha çok üzülür, kendimizi kahrederiz. Yalnızca kendi yaşantımıza üzülmekle kalmayıp başkalarının yaşantılarında da bizi üzecek detaylar bulabiliyoruz. Peki mutsuz olmak bu kadar kolayken mutlu olmak neden bu kadar zor? 

 

   Eminim herkesin bu soru için binbir farklı cevabı vardır, hatta belki de bu cevapların çoğu mantıklıdır ancak yine de hiçbir şey bu durumun can sıkıcılığını benim gözümde azaltmıyor. Mutluluğa ulaşmak -ki burada mutluluğa ulaşmanın neyi ifade ettiği ve mümkün olup olmadığı bile sayfalarca tartışılabilir- bu kadar zorken o mutluluğun elimizden kayıp gitmesinin bu kadar kolay olması, en küçük ve anlamsız kuruntunun bile beynimizin içinde dönüp dolaşarak günümüzü mahvetmesi birçoğumuzun hayatını trajikomik hâle getiriyor. Hayat bazen önümüze boyumuzu aşan zorluklar çıkarabiliyor. Ancak çoğu zaman ışığı görmek için biraz parmak uçlarımızda durmamız gerekirken bizler dizlerimiz üzerine çöküyor ve o zorluğun gözümüzde daha da büyümesine neden oluyoruz. Küçük şeylere tutunup göğe ulaşabilecekken yine aynı derecede küçük şeylere takılıp bizi yeryüzünde tutmasına izin veriyoruz. Acaba gerçekten küçük şeylerle mutlu olmak mümkün mü? Mümkünse insanların bahsettiği kadar kolay mı?

 

   Bana göre küçük şeylerle mutlu olmak mümkünse bile pek kalıcı bir çözüm değil. Evet, insanların hayatını güzelleştirmesi ve perspektiflerini değiştirmeleri için harikulade bir adım ancak korkarım ki yapıcı olduğu kadar yıkıcı da bir yöntem olabilir. Bunu Zülfü Livaneli’nin şu sözüyle açıklayabilirim : “Küçük şeylerle mutlu olabilen insanlar daha mutsuzdur genelde. Çünkü karşı tarafın o ufacık şeyleri bile yapmaması çok üzücü bir durum.” Bu söz herkes için geçerli olmayabilir. Sonuçta her insan birbirinden farklı ve özeldir. Lakin kendimi öyle hayal ettiğimde küçük şeylerle gelen mutluluğun getirdiği kaçınılmaz kederin beni pençeleri arasına aldığını görür gibi oluyorum. Dizlerimin üstüne çöküp “Ben çok mu şey istedim? Neden insanların çok daha büyük istekleri gerçek olurken benim küçük mutluluklarım da elimden alınıyor?” diye haykırdığımı hayal edebiliyorum. Gerçekleştiğinde insanı çok mutlu eden o küçük şeylerin gerçekleşmediklerinde insanı eşit derecede üzebileceği gerçeği beni biraz ürkütmüyor değil. Belki o küçük mutluluklar ve hazların yokluğu beni travmatize etmez ama kalbimi kırar. Kim bilir? Şu an bile bu nedenlerle kalbi kırılan insanlar hayata, evrene veya inandıkları yüce varlıklara isyan ediyor olabilirler. Kim bilir? Belki de mutluluk kendimizi iyi hissettiğimiz nadir anları tarif etmek için uydurduğumuz ve asla ulaşamayacağımız  bir yalandan ibarettir. Ama sonunda yaşayabilmek, hayata tutunabilmek için bir şekilde kendimizi mutlu etmenin bir yolunu bulmamız gerekiyor.

 Havin Jiyan Fidan

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski