Çığlık: Ayna Yansımasında Efgan Kahkahalar Siması
'Kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece ayna
karşısında oturdum.'
'Bu sabah aynaya baktım kimseyi göremedim'
Sağlam dertlere ve yaşanmışlıklara yaslanmış
dimdik öyküler kitabı AYNA ÇARPMASI. Coğrafyanın kederinde boğulan cümlelerle
derin yolculuklara uzanan 12 öyküyle karanlık tünellere giriş yaptığımız bir
yüzleşme. Yürüsek de o yolları uzun uzadıya; bir ışıkla karşılaşmayacağız.
Çokça anne özlemi , huzur kavramı , yalnızlık
tanımları derken hasretin uzantısında insan olmanın iç derinliğine yönelmiş
MURAT ÖZYAŞAR. öyküler arası karakter geçişliliği, esteteği bozulamamış
sloganvari atıflar, her başlığın ima niteliği bizi derin çözümlemelere
sürüklüyor. Anlatıdaki şiirsellik, mantığımızla uyuşturamadığımız durumları
duygulara kör bir düğüm attırıyor. Böylece hepimiz var olmnın getirisini
yaşıyoruz. Ayna bir metafor gibi, korkaklığa bürünmüş gerçeklerin haykırışı için
altyapı niteliğinde.
Bir ışık huzmesi beliriyor yol sonunda. Artık
ima okumuyoruz, rüzgarın yüzümüze çarptığı her şeyle baş başayız. Tesiri yüksek
uzun süre hafızamızda yer edinecek bir yapıt
SARI KAHKAHA.
Kasvete bürünmüş bu şehrin felç olmuş acılarını
tek tek kesiyor öykü sonlarında. Politik çıkarlar uğruna ezilmiş ruhumuzun
sarsıcı hikayeleriyle dumura uğruyoruz. Siyasal ya da etnik bir propaganda
yapmadan anlatmış derdimizi. Devrik cümleliğin akıcılıkla örtüştüğü masalsı bir
anlatım; ama bu masal uykudan uyandıran türden. Az sözle çok şey ifade etmek
derdinin sağlam oluşuyla harmanlanmış.
'Herkes ölüsünün ardından kahkaha atar. İşte bu
krizin,işte bu kahkahanın adıymış Sarı Kahkaha.'
İşte biz öldüremeyip sonsuzluğa gömdüğümüz
gerçeklerimiz ardından acı acı gülümsemeler bırakıyoruz.
İki kitap sonunda da cesur , nevi şahsına
münhasır, gerçekçi bir Murat Özyaşar öykücülüğü gelecek eserler adına
heyecanlandırıyor beni.
ALINTILAR:
'Mademki insan bir gecikmedir şu dünyada,
kavuşmak fiilinin üstünde ancak ve ancak güzel atlar koşabilir. Madem gitmekten
başka gidecek yerim yok, düğmelerimi ilikleyip öylece çıkmalıyım karşıma.
Paltomu da almalı üşüyebilirim. Malum mevsim kış. Zaten aldığım bir gömlek ceza
, uykularıma her gece giren annem bana bir ömür kış biçmemiş miydi? Artık,
kendimle karşılaşmanın vaktidir. Kuyulara tutulan aynalar gibi , karşı karşıya
bırakılan iki ayna… (Bakınız; Ayna
Çarpması ,Doğan Kitap, 6. Baskı , Sayfa 49-50)
''Bak'' dedi. Pencere penc ve re kelimelerinden
oluşuyor. penc, şu tavladaki sayı yani beş demek. Re ise yol demektir. Burayı
şu dört duvarı düşün. Hangi tarafa gitsen yol yok, kapalı. Pencere de bu dört
duvarın arasında açılan beşinci yoldur unutma, dedi. (Bakınız; Ayna Çarpması,
Doğan Kitap, 6. Baskı, Sayfa 60)
Biliyorum kapılara açılan kapılardan geldim.
Pişmalıklardan ahlar ve keşkelerden. Toparlanmam için demek biraz rüzgar, biraz
kuytu gerekmiş bana. Bunca parçalanış ve yok oluş acaba niçin? Zorluyorum…
(Bakınız;Ayna Çarpması,Doğan Kitap, 6. Baskı , Sayfa 67)
'Kimselerin okumaya cesaret edemediği ,
herkesten daha yalnız bir cümleydim galiba. O kadardım işte… (Bakınız;Ayna
Çarpması, Doğan Kitap, 6.Baskı, Sayfa 66)'
Herkes dönermiş bir gün kendi uzağına ….(Bakınız;
Ayna Çarpması, Doğan Kitap, 6. Baskı , Sayfa 52)
''Ama yok pişman olacak kadar güçlü değildin
sen. ( Bakınız; Sarı Kahkaha , Doğan Kitap. 6.Baskı Sayfa 58)''
''Sana verdikleri ismi biliyorsun da sahip
olman gereken ismi bilmiyorsun. Ah bir düğümlenebilsen ona. Bir ismin yok, daha
doğrusu birçok ismin var. Hangisi sensin bilmiyorsun. Bu gerçek için şirin
uykularından olduğun doğru. Ama asıl doğru soru şu galiba; Hangisi sen
değilsin? '' (Bakınız; Sarı Kahkaha, Doğan Kitap,6. Baskı, Sayfa 60)
''+Yoruldum kendimi dolaşmaktan
-Bir gölge gibi dolaştım dünyada, yüzüm başka güneşlere ayarlı…(Bakınız; Sarı Kahkaha, Doğan Kitap, 6. Baskı , Sayfa 64)''
OKUMAK ÖZGÜRLÜKTÜR!
Sonay Akın