BAĞNAZ ARZULAR - ŞİYAR ÖZDEMİR

BAĞNAZ ARZULAR - ŞİYAR ÖZDEMİR

 

Bağnaz Arzular

    Ve artık her şey bir ıslığa bakıyordu. Şarlatanın ıslığıyla beraber bütün halk hazır pozisyona geçip can kulağıyla dinliyordu. Bağnaz arzular o kadar derinden hükmediyordu ki her birey özünü unutmuş , özgürlüğü unutmuştu. Dünkü yanlışın bugün doğru olarak nitelendirilmesi hiç kimseye yanlış gelmiyordu her şey olağan her şey sıradan görülüyordu.İnsanlar bir büyü altında gibiydiler, adeta hipnoz etkisi altında ideolojilere sımsıkı bağlanmıştılar.

  Şarlatanın etki alanında bu kadar büyük bir kitle olmasına rağmen sayıları az da olsa kararsızlar da vardı. Kararsız olmak aslında bir bakımdan dezavantajdı. Bunca ilkel arzularla , saldırgan tutumlarla ve partizanlıkla yanıp tutuşanların arasında rüzgarın savuruşuna kendini bırakmak intiharın tam olarak kendisiydi. Bu düzende anlam aramayanlar da yer ediniyordu.Anlam aramayı bırakmış, sadece zevkleri üstüne hayatlarını inşa etmiştiler. Düzenin bu kısmı ve diğer partizan kısım aslında sadece değersiz kuklalardı. Bir kısım zevklerine bağnaz diğer kısım ideolojisine bağnazdı. Bunca insan gözleriyle görme yetisine sahip olduğu için her şeyi gördüğünü zannediyor fakat hiçbiri birer akıl körü olduğundan haberdar değil. Yanılgılar bunca insan için bir hakikat olmuş, yaşamlar bu yol üzerine kurulmuş. Herkeste kendini beğenme duygusu, kendisinin üstün olduğunu düşünmek ve sadece kendisinin doğru olduğunu düşünmesi gibi durumlar hüküm sürüyor. Şarlatan konuşuyor, fanatikler uğulduyor. Şarlatan haykırıyor, fanatikler alkışlıyor. Her taraf kara bağnazlar ve şakşakçılarla dolup taşmıştı. Şakşakçıların bu tutumunun altındaki psikoloji neydi? Neden bu kadar sorgulayıcı olmaktan ve merak etmekten uzaktılar? Bir bilinmezliği ya da bir saçmalığı neden bu kadar alkışlıyorlardı? Bu şakşakçıların arasında tek tük de olsa gece kendi köşesine çekilince -bir diğer deyişle gölgedeki yaşamında- farklı düşüncelere kapılanlar oluyor fakat tekrardan güne başlayınca aynı bağnazlık ve aynı barbarlıkla adım atıyorlardı.

  Gölgedeki yaşamlarında kendini bulanların içinde zaman zaman isyan kıvılcımları yükseliyordu. Bu zamanlarında nedenleri ve amaçları anlamak için kafa yoranlar oluyordu hatta bazen yaptıklarının yanlış olduklarını düşünenler de oluyordu. Bunlar gölgenin ve yalnızlığın bahşettiği bir yeti olmaktan yukarıya tırmanamamıştı. Hala şarlatana karşı bir söz dahi söylenmemişti. Kararsızlar da gitgeller yaşıyor ve duyguları onları derin enkazlara sürüklemeye devam ediyordu. Geriye kalan tek bir soru vardı:

 ‘Artık gölgedeki yaşama biri ışık tutacak mıydı?’


Şiyar Özdemir


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski